Tarihin
zaman tüneline baktığımızda ilk olarak Uzak Doğuda kullanılma başlanılan matbaa
ve matbaacılık teknikleri sonrasında tüm dünyaya yayılmıştır. Johannes
Gutenberg’in 1450’de matbaa devrimini başlatması ile günümüzdeki seri üretime
olanak vermiş ve matbaacılık gelişerek günümüzdeki haline ulaşmıştır.
İlk
olarak matbaa, uzak doğuda kullanılmaya başlamış ve M.S 593 yılında ilk matbaa
makinesi Çin’de icat edilmiştir. Tabi doğal olarak ilk matbaa teknikleri ve
işçilikleri oldukça ilkel olmuştur. İmparatoriçe Shotoko’nun Budizm’in Kutsal
Metinlerinin sanskrit dilinde Çin alfabesiyle ilk basılan eser olduğu rivayet
edilir. Pi Sheng adındaki bir Çinli’nin porselenden harfleri teker teker kullanarak
baskı yapmayı denediği tarihi kayıtlarda mevcuttur. Sonrasında Uygurlarda
kullanılan matbaacılık, aslında çok eski geçmişi olan bir baskı tekniğidir. Tu-Hang
mağarasında bulunan bir takım tarihi kalıntılar bu tezi destekler niteliktedir.
5.yüzyılda
ilk olarak baskı yönteminin kumaşlara yapıldığı görülmüştür. Mısır’da ağaçtan
oyma kalıplarla matbaaya benzer bir teknikle kumaşa baskı yapılırmış. Arapça
metinler de zamanla aynı sistemle kağıtlara basılmıştır.
Avrupada
Matbacılık
Avrupa Matbaacılık tekniklerini, Hollanda’da en
üst seviyeye taşımıştır. Matbaanın parladığı ve ilerlediği dönemler 14. ve 15.
yüzyıllar olmuştur. Hollanda baskı tekniği olarak, “hattat” ve “hakkak”
tekniklerini kullanmıştır. Hattatlar, yazı yazar; hakkaklar ise bu yazıları
tahtalara geçirirlermiş ve bu baskıda genellikle tahta kapılar kullanılırmış.
Johonnes Gutenberg hareketli parçalarla yazı
baskısı yapabilen bir matbaa makinasını 1450 yılında icat etmiştir. Johannes
Gutenberg, aldığı krediyle basımevi kurmuş ve matbaa devrimini başlatmıştır.
İlk olarak İncil’in basımı yapılmış ve gayet uygun fiyatlarla satışına
başlanmıştır. Bu teknik “tipo” olarak isimlendirilmiş ve ekonomik anlamda büyük
kazançlar getirmiştir. Kısa süre çok fazla talep gören bu yeni matbaa tekniği,
tüm Avrupa ülkelerine hızla yayılmıştır. Johannes Gutenberg dünyada modern
matbaacılığın babası kabul edilir.
Osmanlıda Matbaacılık
Islahat Hareketleri ile birlikte Avrupa’dan
ilham alan Osmanlı Devleti matbaayı İbrahim Müteferrika ile kullanmaya başlamış
ve yeni matbaalar kurmuştur. Gutenberg'in bu olağanüstü buluşu, Bayezid
II (salt. 1481 - 1512) döneminde Osmanlıya gelmiştir. İlk Osmanlı basımevini,
Musevi asıllı Osmanlı yurttaşları David ve Samuel Nahmes kardeşler 1494'te
kurdular. Osmanlı ülkesinde kurulan bu ilk basımevinde baskısı yapılan ilk
kitap da Musa'nın Beş Kitab'ıdır. Ardı sıra 16. yüzyılın başlarından itibaren
Selânik, Edirne ve Halep'te de, yine Musevi Osmanlı yurttaşları tarafından
kurulan baskı makineleri (basımevleri) çalışmaya başladı. Daha sonra 1567'de
Ermeni ve hayli gecikmeyle 1627'de de Rum Osmanlı yurttaşları, ilk baskı
makinelerini çalıştırdılar.
1494'te Nahmes kardeşlerin Osmanlı ülkesindeki ilk basımevini
kurmalarından, 1727'de İstanbul'da ilk Türkçe baskı yapan makinenin çalışmaya
başlamasına değin geçen yaklaşık 233 yıl içinde, gayrimüslim Osmanlı
yurttaşları veya yabancı misyonlarca işletmeye açılan basımevi sayısının 37
olduğu sanılmaktadır. Ancak bu basımevlerinde herhangi bir Türkçe metin
basılmamıştır.
Osmanlıda Gazetecilik
Osmanlı döneminin ilk Türkçe gazetesi, yenilikçi padişah Mahmut II (salt.
1808 - 1839) öncülüğünde, İstanbul'da yayın yaşamına giren Takvim-i Vekayi'dir.
Birinci sayısı 11 Kasım 1831'de basılan bu gazete resmî nitelikteydi.
Amacı, devlet görevlileri ve aydınlar başta olmak üzere, Osmanlı yurttaşlarına
olayların gelişimini resmi görüş doğrultusunda yansıtmak ve devlet işleriyle
ilgili duyurularda bulunmaktı. Zaman içinde tam anlamıyla bir "resmî
gazete" niteliğini kazanan Takvim-i Vekayi, Osmanlı Devleti'nin sona
erdiği 4 Kasım 1922'ye değin yayın yaşamını sürdürdü. Günümüzdeki Resmî Gazete,
bunun ardılıdır.
İstanbul'da ilk Türkçe özel gazete, William Churchil adlı bir İngiliz
tarafından çıkarıldı. 3 Temmuz 1840'tan itibaren yayımlanmaya başlanan bu
gazetenin adı Ceride-i Havâdis'tir (Haberlerin gazetesi). Önceleri tirajı 300
dolayında olan gazetenin sahibi Mr. Churchill'e, Osmanlı Devleti 2.500 kuruş
aylık bağlamıştı. 1856'daki Kırım Savaşı sırasında, gazetenin tirajı 10.000
dolaylarına ulaşmıştı.
Osmanlı ülkesinde Müslüman Türk Osmanlı yurttaşları tarafından yayımlanan ilk özel gazete ise Tercüman-ı Ahval (Durumların yansıtıcısı) adını taşır. 21 Ekim 1860'ta birinci sayısı baskıdan çıkan bu gazetenin sahibi, devletin görevli memuru olarak Paris'te bulunduğu sırada, basının, toplumların gelişmesindeki önemli katkısını kavrayan Osmanlı aydını Agâh Efendi'dir.
Daha sonralarında zamanla gelişme gösteren matbaacılık bir sektör olarak yerini almış ve günümüze kadar ulaşmıştır. Gün geçtikçe yeni baskı teknikleri oluşmakta ve ihtiyaçlara göre gelişim göstermektedir.
Yorum Bırakın